Forex Fiyat Göstergeleri Ne İşe Yarar

Forex Fiyat Göstergeleri Ne İşe Yarar

forex
Forex piyasasında işlem yaparken, fiyat göstergelerinin ne olduğu ve sizin yararınıza nasıl kullanılabileceği konusunda net bir anlayışa sahip olmak önemlidir. Fiyat göstergeleri, gelecekteki potansiyel fiyat hareketini belirlemek amacıyla geçmiş fiyat verilerini analiz etmek için kullanılan matematiksel formüllerdir. Birçok farklı fiyat göstergesi mevcut olmakla birlikte, en yaygın kullanılan göstergelerden bazıları hareketli ortalamalar, destek ve direnç seviyeleri ve Fibonacci düzeltmeleridir.

Fiyat göstergelerini kullanırken hatırlanması gereken en önemli şeylerden biri, bunların bağımsız araçlar olarak kullanılmaması gerektiğidir. Başka bir deyişle, alım satım kararlarınızı yalnızca belirli bir gösterge tarafından üretilen sinyallere dayanarak vermemelisiniz. Bunun yerine, fiyat göstergelerini piyasa haberleri ve teknik analiz gibi diğer faktörleri de dikkate alan daha geniş bir stratejinin parçası olarak kullanmalısınız.

Hareketli Ortalamalar

Hareketli ortalamalar forex piyasasında en yaygın kullanılan fiyat göstergelerinden biridir. Hareketli ortalama, basitçe geçmiş n dönem fiyatlarının ortalaması alınarak oluşturulan bir çizgidir. Hareketli ortalamaları hesaplamak için kullanılan en yaygın zaman dilimleri 10, 20, 50 ve 200’dür.

10 dönemlik hareketli ortalama muhtemelen forex piyasasında en yaygın kullanılan hareketli ortalamadır. Bu özel hareketli ortalama, birçok tüccar tarafından potansiyel trend dönüşlerini belirlemek için kullanılır. 10 dönemlik hareketli ortalama aynı zamanda destek ve direnç seviyelerinin iyi bir göstergesidir.

20 dönemlik hareketli ortalama, yaygın olarak kullanılan başka bir hareketli ortalamadır. Bu özel hareketli ortalama, birçok tüccar tarafından potansiyel trend dönüşlerini belirlemek için kullanılır. 20 dönemlik hareketli ortalama da destek ve direnç seviyelerinin iyi bir göstergesidir.

50 dönemlik hareketli ortalama daha az kullanılan bir hareketli ortalamadır, ancak yine de potansiyel trend dönüşlerini belirlemek için yararlı bir gösterge olabilir. 50 dönemlik hareketli ortalama da destek ve direnç seviyelerinin iyi bir göstergesidir.

200 dönemlik hareketli ortalama en az kullanılan hareketli ortalamadır, ancak yine de potansiyel trend dönüşlerini belirlemek için yararlı bir gösterge olabilir. 200 dönemlik hareketli ortalama da destek ve direnç seviyelerinin iyi bir göstergesidir.

Destek ve Direnç Seviyeleri

Destek ve direnç seviyeleri, tüm forex yatırımcılarının aşina olması gereken bir diğer önemli kavramdır. Basitçe söylemek gerekirse, destek ve direnç seviyeleri, piyasanın yön değiştirme eğiliminde olduğu fiyat seviyeleridir. Birçok tüccar, stop-loss emirlerini nereye koyacaklarını belirlemek için destek ve direnç seviyelerini kullanır.

Fibonacci Geri Çekilmeleri

Fibonacci düzeltmeleri, potansiyel destek ve direnç seviyelerini belirlemek için yatırımcılar tarafından yaygın olarak kullanılan bir araçtır. Fibonacci düzeltmeleri, 0 ve 1 ile başlayan bir sayı dizisi olan Fibonacci dizisine dayanır. Dizideki bir sonraki sayı, önceki iki sayının toplamıdır, bu nedenle dizi 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144 vb. şeklinde devam eder.

Fibonacci geri çekilmeleri, bir grafik üzerinde iki uç nokta alınarak ve aralarına bir çizgi çizilerek oluşturulur. Ortaya çıkan çizgi daha sonra her biri bir Fibonacci seviyesi olan bir dizi dikey bölüme ayrılır. Forex ticaretinde kullanılan en yaygın Fibonacci seviyeleri %0,0, %23,6, %38,2, %50,0, %61,8 ve %100,0’dır.

Forex Fiyat Grafiklerini Okuma

FX veya Forex piyasası olarak da bilinen döviz piyasası, günlük 5 trilyon doları aşan cirosuyla dünyanın en büyük finans piyasasıdır. Diğer finans piyasalarının aksine, FX piyasasında merkezi bir borsa veya takas odası yoktur. Bunun yerine ticaret, bankalar, brokerlar ve bayilerden oluşan küresel bir ağ aracılığıyla günün 24 saati tezgah üzerinden gerçekleştirilir.

Bu merkezi olmayan yapı tüccarlar için daha fazla esneklik ve fırsat sunarken, aynı zamanda artan riskle birlikte gelir. FX yatırımcılarının bilinçli alım satım kararları verebilmeleri için Forex fiyat grafiklerini okumanın temellerini anlamaları önemlidir.

Bu makalede, farklı Forex grafik türlerine ve bunların çubuk çubuk nasıl okunacağına bir göz atacağız.

Forex Grafiği Nedir?

Forex grafiği, para birimlerinin birbirlerine karşı hareketlerinin grafiksel bir temsilidir. Grafikler, yatırımcılara fiyat hareketlerini izlemek ve trendleri belirlemek için görsel bir yol sağladığından, FX piyasasında teknik analiz için önemli bir araçtır.

Üç ana Forex grafiği türü vardır: çizgi grafikleri, çubuk grafikleri ve şamdan grafikleri. Şimdi bunların her birine sırayla bir göz atalım.

Çizgi Grafikler

Çizgi grafik, en basit Forex grafiği türüdür. Bir döviz çiftinin kapanış fiyatlarını belirli bir süre boyunca birbirine bağlayan bir çizgiden oluşur. Çizgi grafikler genel eğilimleri belirlemek için kullanışlıdır, ancak Detay yolunda fazla bir şey sağlamazlar.

Çubuk Grafikler

Çubuk grafikler çizgi grafiklerden biraz daha karmaşıktır, ancak daha fazla bilgi sağlarlar. Bir çubuk grafikteki her çubuk, bir saat gibi tek bir zaman dilimindeki alım satım faaliyetini temsil eder. Çubuğun kendisi iki bölüme ayrılır: gövde ve fitiller.

Çubuğun gövdesi, dönem için açılış ve kapanış fiyatlarını temsil eder. Kapanış fiyatı açılış fiyatından yüksekse, çubuğun gövdesi yeşil renkte olacaktır. Kapanış fiyatı açılış fiyatından düşükse, çubuğun gövdesi kırmızı renkte olacaktır.

Çubuğun fitilleri dönem için en yüksek ve en düşük fiyatları temsil eder. Çubuğun sol tarafındaki fitil düşük, sağ tarafındaki fitil ise yüksek fiyattır.

Çubuk grafikler hem genel trendleri hem de belirli zaman aralıklarındaki fiyat hareketlerini görmek için kullanışlıdır.

Mum Çubuğu Grafikleri

Mum grafikler birçok teknik analist tarafından kullanılan bir çubuk grafik türüdür. Mum grafikler fiyat verilerini görüntülemek için görsel olarak daha çekici bir yol sağlar ve diğer grafik türlerine göre yorumlanması daha kolay olabilir.

Bir mum çubuğu grafiğindeki her bir mum çubuğu, tek bir zaman dilimindeki alım satım faaliyetini temsil eder. Çubuk grafiklerde olduğu gibi, mum çubuğu da gövde ve fitiller olmak üzere iki kısma ayrılır.

Mum çubuğunun gövdesi dönemin açılış ve kapanış fiyatlarını temsil eder. Kapanış fiyatı açılış fiyatından yüksekse, mum çubuğunun gövdesi yeşil renkte olacaktır. Kapanış fiyatı açılış fiyatından düşükse, mum çubuğunun gövdesi kırmızı renkte olur.

Mum çubuğunun fitilleri dönem içindeki en yüksek ve en düşük fiyatları temsil eder. Mum çubuğunun sol tarafındaki fitil en düşük, sağ tarafındaki fitil ise en yüksek fiyatı gösterir.

Mum grafikler fiyat verilerini görüntülemek için görsel olarak daha çekici bir yol sağlar ve diğer grafik türlerine göre yorumlanması daha kolay olabilir.

Forex Grafiği Çubuk Çubuk Nasıl Okunur?

Artık farklı Forex grafik türlerini ele aldığımıza göre, bir Forex grafiğini çubuk çubuk nasıl okuyacağımıza bir göz atalım.

Bir Forex grafiğine baktığınızda, belirli bir süre için fiyat hareketini temsil eden bir dizi dikey çubuk göreceksiniz. Grafikteki her çubuğun dört temel bilgisi vardır: açık, kapalı, yüksek ve düşük.

Açılış, dönemin başladığı fiyattır. Kapanış, dönemin sona erdiği fiyattır. Yüksek, dönem boyunca ulaşılan en yüksek fiyattır. Düşük, dönem boyunca ulaşılan en düşük fiyattır.

Bu bilgileri, dönem içindeki fiyat hareketleri hakkında fikir edinmek ve fiyatın bundan sonra nereye gidebileceği hakkında tahminlerde bulunmak için kullanabilirsiniz.

Bir Forex grafiğine baktığınızda, belirli bir süre için fiyat hareketini temsil eden bir dizi dikey çubuk göreceksiniz. Grafikteki her çubuğun dört temel bilgisi vardır: açılış, kapanış, en yüksek ve en düşük.

Açılış, dönemin başladığı fiyattır. Kapanış, dönemin sona erdiği fiyattır. Yüksek, dönem boyunca ulaşılan en yüksek fiyattır. Düşük, dönem boyunca ulaşılan en düşük fiyattır.

Bu bilgileri dönem boyunca fiyat hareketleri hakkında fikir edinmek ve fiyatın bundan sonra nereye gidebileceği hakkında tahminlerde bulunmak için kullanabilirsiniz.

Sonuç

Sonuç olarak fiyat göstergeleri, gelecekteki potansiyel fiyat hareketlerini belirlemek amacıyla geçmiş fiyat verilerini analiz etmek için kullanılan matematiksel formüllerdir. Birçok farklı fiyat göstergesi mevcut olmakla birlikte, en yaygın kullanılan göstergelerden bazıları hareketli ortalamalar, destek ve direnç seviyeleri ve Fibonacci düzeltmeleridir.

Fiyat göstergelerini kullanırken, bunların tek başına kullanılacak araçlar olmadığını unutmamak önemlidir. Bunun yerine, fiyat göstergelerini piyasa haberleri ve teknik analiz gibi diğer faktörleri de dikkate alan daha geniş bir stratejinin parçası olarak kullanmalısınız.

Forex’de Hisse Senetleri

Forex’de Hisse Senetleri

Hisse kağıtları olarak da anılan hisse senetleri, halka arz edilmiş şirketlerin paydaşlarının sermaye üzerindeki ortaklık oranlarını ifade etmek amacı ile oluşturulan eşit değerli şirket paylarıdır. Bir yatırımcı hisse senedi satın aldığında, hisseyi arz eden şirketin ortağı konumuna gelir ve çeşitli haklar kazanır. Bu haklardan bazıları yatırımcılara finansal getiriler sunarken bazıları idari karar süreçlerinde etkilidir.

Sizde Hisseler Hakkında Daha Fazla Bilgi Sahibi Olmak İstiyorsanız FED Yatırım eğitim serimizi takip etmeyi unutmayın!

Hisselerle şirketler ve yatırımcılar için her zaman önemli bir odak olmuştur. Bu sebeple zaman içinde hisse senetleriyle ilgili keskin düzenlemeler ve mevzuatlar oluşturulmuştur. Tüm şirket ve yatırımcılar hisseler üzerinde yapacakları işlemleri bu yönergeler doğrultusunda yürütürler. Sermaye Piyasası Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hisselerle ilgili yasal zemini oluşturur.

Yatırımcıya birden fazla yol ile kâr elde etme imkanı verir. Şirket içi ve şirket dışı faktörlerin etkisi ile şirketin performansı yükselebilir ya da düşebilir. Bu gibi durumlarda  senetlerin değeri olumlu ya da olumsuz yönde değişir. Doğru stratejiler uygulayan bir yatırımcı sahip olduğu hisseleri satın aldığı fiyattan daha yüksek bir bedelle satarak kâr elde edebilir. 

Hisse senedinden kâr etmenin bir diğer yolu temettü geliri elde etmektir. Temettü, şirketlerin elde ettikleri kârın belirli kısmını ortaklarına dağıtması anlamına gelir. Bu dağıtımdan elde edilecek gelirin miktarı sahip olunan hisse oranına bağlı olarak değişir.

Ortak sayısının artmasıyla birlikte şirketin tüm faaliyetlerine dair sorumluluk, paydaşlar arasında paylaşılmış olur. Aynı zamanda şirketlerin ticari faaliyetleri için kullanabilecekleri kaynağı oluşturmasının en güvenilir ve kolay yolu hisse senetleridir.

Hisse senedi yatırımı, aracı kurumlar üzerinden açılacak bir FED Yatırım hesabı vasıtasıyla alım satım emirleri verilerek gerçekleştirilebilir.

Hisse Senedi Çeşitleri

Hisseler, ihraç biçimlerine ve sağladığı haklara göre farklı çeşitlere ayrılırlar. Hangi tür hisse, ne koşullar altında çıkarılabileceği resmi otoritelerin yaptığı düzenlemeler ile belirlenir.

İhraç Türüne Göre Hisse Senetleri

İhraç edilme türlerine göre nama yazılı ve hamiline yazılı olmak üzere iki tür hisse senedi bulunur.

Nama Yazılı

Nama yazılı hisseler kişiye özel düzenlenir ve hisse senedi kullanıcısının ticaret unvanını, yerleşim yerini ve pay senedi bedelinin ödenmiş olan miktarını belirtir. Bu tür hisse hamiline yazılı hisselere dönüştürülmedikçe borsada işlem görmezler. Bu dönüşümün gerçekleşebilmesi için pay bedellerinin tümüyle ödenmiş olması gerekir.

Hamiline Yazılı

Hamiline yazılı hisse senetleri özel olarak belirtilmiş bir kişiye değil, hissenin sahibine düzenlenmiş pay senetleridir. Borsada işlem gören pay senetleri bu türe aittir.

Hak ve Koşullara Göre Hisse Senetleri

Hisseler, sahibine sağladığı haklar ve çıkarılma koşullarına bağlı olarak da türlere ayrılır. Bu hisse senetlerinden hangilerinin düzenlenebileceği ilgili ülkenin kanunlarında belirtilir. Hak ve koşullara göre ayrılmış pay senedi türlerinden bazıları şunlardır:

Adi Hisse Senedi

Adi hisse sahipleri şirket hakkında bilgi edinme, şirket kararlarında oy vasıtasıyla söz sahibi olma, kar payı alma gibi ayrıcalıklar edinir.

İmtiyazlı Hisse Senedi

Şirket ana sözleşmesi doğrultusunda sahibine ayrıcalıklar veren hisse senetlerine imtiyazlı senetler adı verilir.

Primli ve Primsiz Hisse Senetleri

Bir pay nominal değerine kıyasla daha yüksek bir bedelden satışa çıkıyorsa bu hisseye primli, nominal değerinden satışa çıkıyorsa bu hisseye primsiz hisse senedi adı verilir.

Bedelli ve Bedelsiz Hisse Senetleri

Bedelli sermaye artırımı yoluyla ihraç edilen paylara bedelli, bedelsiz sermaye artırımı yoluyla ihraç edilen paylara ise bedelsiz hisse senedi denir.

Hisse Senedi Yatırımının Avantajları Nelerdir?

Tam verimli bir yatırımın sırrı, yatırım enstrümanlarının avantaj ve dezavantajlarını ölçerek beklenti ve alışkanlıklar doğrultusunda en doğru yatırım stratejisini oluşturmaktır. Bu yatırım stratejilerini FED YATIRIM gibi çözüm ortakları üzerinden düzenli veri takibi yaparak destekleyen yatırımcılar, yatırım araçlarının eşsiz avantajlarından en verimli biçimde faydalanmış olurlar. Hisseler, sağladığı haklar ve sunduğu gelir yöntemleri ile diğer yatırım araçlarından ayrışır. Bu yatırım türünü avantajlı kılan faktörlerden bazıları şunlardır:

A.Anlık Ve Düzenli Gelir Potansiyeli

Hisselerini satın almak adına belirli bir bedel ödenir. Şirketin performansına ve yatırımcı beklentilerine göre hisse senetlerinin değeri değişir. Bu değer hisseyi satın almak için ödenen bedelin üstüne çıktığında yatırımcılar kâr elde edebilirler.

Hisse senedi yatırımını özel kılan sebeplerden biri, yatırımcılarına düzenli bir gelir elde etme imkanı da sunmasıdır. Uzun vadeli planlanmış bir hisse yatırımı ile tatmin edici bir temettü geliri elde edilebilir.

B.Hak Kazanımı

Hisse senetleri sahipleri senedi ihraç eden şirkete ortak hale gelirler. Bu ortaklık hisse sahibine kârdan pay alma, oy verme, rüçhan gibi pek çok önemli hak tanır.

C.Likidite

Hisse senetleri ihtiyaç duyulduğunda anında ve zahmetsiz biçimde nakde dönüştürülebilir. Bu durum yatırımcılara büyük esneklik sağlar.

D.Yatırım Üzerinde Kontrol

Hisselerin değeri ve temettü geliri şirketin bilanço gibi göstergelerle ölçülebilecek mali performansına ve yarattığı beklentilerin büyüklüğü ile doğru orantılı olarak değişir. Yatırımcı pay senedini satın alıp şirketin bir ortağı haline geldiğinde şirketin aldığı kararlar ile ilgili bilgi ve yetki sahibi olur. Yatırımcının şirketin geleceği konusunda tam hakimiyete sahip olması, hissesinin kazanacağı ya da kaybedeceği değeri isabetli bir şekilde tahmin etmesini kolaylaştırır.

Hisse Senetleri

 

Forex Analizinde Destek Direnç

Forex Analizinde Destek Direnç

Forex Analizinde Destek

Forex analizinde destek direnç, bir para biriminin fiyatının altına düşme olasılığının düşük olduğu fiyat seviyesini ifade eder. Başka bir deyişle, alıcıların piyasaya girme ve fiyatın daha da düşmesini engelleme olasılığının yüksek olduğu zemin seviyesidir.

Bir döviz çiftinin fiyatı tekrar tekrar belirli bir fiyatın altına düşmediğinde bir destek seviyesi oluşur. Bu fiyat seviyesi, o fiyattaki döviz çiftine olan talebin sonucudur. Talep yeterince güçlü olduğunda, fiyat düşmeyi bırakacak ve yükselmeye başlayacaktır.

Forex Ticaretinde Destek Neden Önemlidir?

Destek direnç  önemlidir çünkü size piyasanın nereye döneceği konusunda bir ipucu verebilir. Piyasa düşüyorsa ve bir destek seviyesine yaklaşıyorsa, piyasanın bu seviyeden geri dönmesi muhtemeldir.

Bu nedenle destek ve direnç seviyeleri tüccarların izlemesi için önemlidir. Piyasa bir destek veya direnç seviyesine yaklaşıyorsa, ticaret fırsatları için uyanık olmak için iyi bir zamandır.

Forex Ticaretinde Destek Seviyeleri Nasıl Belirlenir?

Forex ticaretinde destek direnç seviyelerini belirlemenin birkaç yolu vardır. Bunun bir yolu, bir fiyat tablosuna bakmak ve fiyatın düştükten sonra tekrar tekrar yükseldiği alanları belirlemektir.

Destek seviyelerini belirlemenin bir başka yolu da teknik göstergeleri kullanmaktır. Destek ve direnç seviyelerini belirlemek için kullanılabilecek bazı popüler teknik göstergeler Fibonacci geri çekilme seviyeleri ve hareketli ortalama yakınsama sapması (MACD) göstergesidir.

Fed Yatırım Destek Direnç ve hareketli ortalamalar için size kullanımı kolay bir arayüz sağlar.

Destek Seviyeleri Neden Kırılır?

Destek seviyelerinin kırılmasının birkaç nedeni vardır. Bunun bir nedeni, söz konusu fiyat seviyesindeki döviz çiftine olan talebin, fiyatın daha da düşmesini engelleyecek kadar güçlü olmamasıdır.

Destek seviyelerinin kırılmasının bir başka nedeni de, merkez bankaları veya hedge fonları gibi büyük piyasa katılımcılarının döviz çiftini bu fiyat seviyesinde satmak için emir verebilmeleridir. Bu bir domino etkisi yaratabilir ve fiyatın destek seviyesini aşmasına neden olabilir.

Destek Seviyeleri Kırıldığında Ne Olur?

Destek seviyeleri kırıldığında, piyasa trendinde bir değişikliğe işaret edebilir. Piyasa daha önce yükseliş trendindeyse, desteğin kırılması düşüş trendine geçiş sinyali verebilir.

Piyasa bir düşüş trendindeyse ve bir destek seviyesini kırarsa, bu bir yükseliş trendine geçiş sinyali verebilir. Bu nedenle yatırımcıların destek ve direnç seviyelerini yakından takip etmeleri önemlidir. Bir destek veya direnç seviyesinin kırılması, piyasa trendinde bir değişikliğe işaret edebilir ve bu da karlı ticaret fırsatlarına yol açabilir.

Siz de Destek-direnç seviyelerini test etmek için ücretsiz FedYatırım Demo hesabından faydalanabilirsiniz.

Forex Analizinde Dİrenç

Forex analizinde direnç, bir döviz çiftinin kıramadığı üst sınırdır. Başka bir deyişle, satıcıların piyasaya girmeye ve kontrolü ele almaya istekli oldukları seviyedir. Bir döviz çiftinin fiyatı direnç seviyesine ulaştığında, “aşırı alım” olduğu söylenir ve tersine dönme olasılığı yüksektir.

Direnç hakkında hatırlanması gereken en önemli şey, bunun somut bir sayı değil, bir bölge olduğudur. Bunun nedeni, farklı tüccarların direnç seviyesinin nerede olduğu konusunda farklı görüşlere sahip olmasıdır. Örneğin, bir tüccar direnci 1,3000 olarak görürken, diğeri 1,3010 olarak görebilir.

Dirence Ne Sebep Olur?

Forex piyasasında destek direnç nedeni olabilecek birkaç farklı şey vardır. En yaygın olanı piyasa koşullarındaki bir değişikliktir. Örneğin, piyasa düşüş trendindeyse, direnç seviyesi piyasanın tersine dönme ve aşağıya doğru yönelme eğilimi gösterdiği nokta olacaktır.

Direncin bir diğer yaygın nedeni de kurumsal bir yatırımcı tarafından verilen büyük bir emirdir. Yatırımcı direnç seviyesinde satış yaptığından, bu emir daha fazla fiyat artışına engel teşkil edecektir.

Son olarak, direnç 100 ya da 200 günlük hareketli ortalama gibi teknik faktörlerden de kaynaklanabilir. Bu seviyeler bir direnç noktası olarak hareket eder çünkü birçok tüccar bunları takip eden bir stop olarak kullanır.

Forex Ticaretinde Direnç Ticareti Nasıl Yapılır

Forex piyasasında direnç ticareti yapmanın birkaç farklı yolu vardır. En yaygın olanı bir kırılma beklemektir. Bu, bir döviz çiftinin fiyatının direnç seviyesini aştığı ve yükseldiği zamandır.

Koparma ticareti yapmayı planlıyorsanız, bir mumun direnç seviyesinin üzerinde kapanmasını beklemek önemlidir. Bu, kopuşun gerçek olduğunu ve sadece yanlış bir hareket olmadığını doğrulayacaktır.

Direnç ticareti yapmanın bir başka yolu da geri çekilmeyi beklemektir. Bu, bir döviz çiftinin fiyatının direnç seviyesinden bir destek seviyesine düştüğü zamandır. Bu hareket tipik olarak piyasada bir düzeltme olarak görülür ve uzun bir ticaret için iyi bir giriş noktası sağlar.

Son olarak, direnci de azaltabilirsiniz. Bu, fiyatın geri düşeceği umuduyla direnç seviyesinde satış yaptığınız zamandır. Bu strateji genellikle günlük tüccarlar ve scalperlar tarafından kullanılır.

Direnç Ticareti Yapmanın En İyi Yolu Aşağıdakilerden Hangisidir?

Bu sorunun herkese uyan tek bir yanıtı yoktur. Direnç ticareti yapmanın en iyi yolu, kendi ticaret tarzınıza ve piyasa koşullarına bağlı olacaktır.

Bir günlük tüccar veya scalper iseniz, direnci azaltmak ticaret yapmanın en iyi yolu olabilir. Bunun nedeni, piyasada hızlı hareketler arıyor olmanız ve direnç seviyelerinin iyi giriş noktaları sağlayabilmesidir.

Eğer bir swing trader iseniz, o zaman bir koparma veya bir geri çekilme beklemek ticaret için en iyi yol olabilir. Bunun nedeni, piyasada daha uzun vadeli bir hareket arıyor olmanız ve direnç seviyelerinin genellikle düzeltici bir hareketin sonunu işaret etmesidir.

Diğer Yazılarımız İçin Tıklayın: Yatırım Psikolojisi

destek direnç

Piyasalara Döviz Müdahalesi

Piyasalara Döviz Müdahalesi

Forex’te döviz müdahalesi, bir merkez bankasının döviz kurunu dengelemek için döviz satın alması veya satmasıdır. Merkez bankaları genellikle para birimlerinin değeri çok düştüğünde veya çok yükseldiğinde müdahale eder.

Merkez Bankaları Döviz Piyasasına Neden Müdahale Eder?

Döviz piyasasına müdahale etmesinin birkaç nedeni vardır:

Para birimlerini istikrara kavuşturmak için: Eğer bir merkez bankası kendi para biriminin değerinin çok düştüğünü düşünüyorsa, müdahale edebilmekte ve desteklemek için satın alabilmektedir. Tersine, para birimlerinin değerinin çok yükseldiğini düşünüyorlarsa, değeri düşürmek için satabilmektedirler.

Enflasyonu etkilemek için: Merkez bankaları para birimlerinin değerini sabitleyerek enflasyonu da etkileyebilirler. Eğer bir merkez bankası enflasyonu artırmak istiyorsa, para biriminin değer kaybetmesine izin verebilmektedir. Tersine, eğer enflasyonu düşürmek istiyorlarsa, para birimlerinin değer kazanması için piyasaya müdahale edebilirler.

İhracatlarını korumak için: Zayıf bir para birimi bir ülkenin ihracatını daha pahalı hale getirirken, güçlü bir para birimi ithalatı daha ucuz hale getirir. Dolayısıyla, bir merkez bankası ihracatı artırmak istiyorsa, para birimini zayıflatmak için müdahale edebilmektedir. Tersine, ithalatı azaltmak istiyorlarsa, para birimlerini güçlendirmek için müdahale edebilirler.

Döviz Müdahalesinin Riskleri Nelerdir?

Döviz müdahalesi ile ilgili birkaç risk vardır:

Piyasa beklendiği gibi tepki vermeyebilir. Bazen merkez bankaları piyasaya müdahale eder ve para birimlerinin değeri istedikleri gibi hareket etmez. Bir merkez bankası para biriminin değerini düşürmeye çalışıyorsa ve piyasa buna yanıt vermiyorsa, bu durum merkez bankasına çok pahalıya mal olabilmektedir.

Bazı durumlarda müdahale geri tepebilmektedir. Eğer bir merkez bankası parasının değerini düşürmeye çalışıyorsa ve bunun yerine para değer kazanıyorsa, bu enflasyonun yükselmesine neden olabilmektedir. Tersine, eğer bir merkez bankası para birimine değer kazandırmaya çalışıyorsa ve bu devalüasyonla sonuçlanıyorsa, deflasyona neden olabilmektedir.

Bir kur savaşına yol açabilir. Bir merkez bankası para birimini devalüe ederse, diğer merkez bankaları da para birimlerini devalüe etmek için müdahale edebilmektedir. Bu durum, merkez bankalarının sürekli olarak para birimlerini birbirlerine göre değersizleştirmeye çalıştığı bir kur savaşına yol açabilmektedir.

Döviz Müdahalesinin Bazı Örnekleri Nelerdir?

İsviçre Merkez Bankası, İsviçre frangı ile avro arasındaki sabitlemeyi kaldırarak frangın değer kazanmasına neden oldu.(2015)

Japonya Merkez Bankası yeni zayıflatmak için döviz piyasasına müdahale etti. (2016)

Hindistan rupisi ABD doları karşısında rekor düşük seviyeye geriledi. Hindistan Merkez Bankası’nın piyasaya müdahale etmesine neden oldu. (2018)

Döviz Müdahalesinin Etkili Midir?

Bu sorunun herkese uyan tek bir cevabı yok. Bazı merkez bankaları müdahale kullanarak para birimlerini istikrara kavuşturmada başarılı olurken, diğerleri olamamıştır. Nihayetinde bu, duruma ve merkez bankasının hedeflerine bağlıdır.

Forex Petrol Analizi

Forex Petrol Analizi

Son dönemde OPEC+ toplantısında yaşanan belirsizlik petrol fiyatlarının güçlenmesine neden oluyor. Geçmişte iki iyi müttefik olan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin petrol üretim kotasında anlaşmazlık sebebi ile henüz OPEC+ toplantısında karar alınabilmiş değil.
Hatta belirsizlik o kadar yüksek ki Pazartesi gerçekleştirilmesi beklenen toplantı iptal edilmesine rağmen arka kapı diplomasisin baz almazsak resmi görüşmelere yönelik takvim belirlenmiş değil.
Peki, Suudi Arabistan ve BAE hangi konuda anlaşamıyorlar?
Öncelikle OPEC+ ülkeleri Ağustos ve Aralık ayları arasında günlük 400 bin varil üretim kesintisine yönelik görüşmelerde bulunuyor. Yalnız BAE bu miktara karşı çıkarak günlük 700 bin varil üretim artışı talep ediyor. Ayrıca üretim kotasının 3.1 milyon varilden 3.8 milyon varil
seviyesine çıkarılmasını da istiyor. Bu talepler şuan için Suudi Arabistan tarafından kabul görmüş değil. Hatta korona virüs salgınını bahane ederek 4 Temmuz tarihi itibari ile BAE’ye tüm uçak seferlerini askıya aldı. BAE ise üretim kotasının artırılmaması durumunda Mart 2020
yılında yapılan üretim kesintisi anlaşmasının 2022 yılı sonuna uzatılmasını kesinlikle reddedeceğini dile getiriyor. Mevcut gelişmeler dahilinde kısa vadede anlaşmaya yönelik umutlar zayıflamakta.
Tüm bu gelişmeler dahilinde petrol fiyatları yükseliş hareketine devam ediyor. Bu sayede Brent petrol fiyatları 78 dolar seviyesine yaklaşarak 7 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu yükseliş şaşırtıcı değil. Bu fiyatlamanın arz ve talep dengesizliğine yönelik beklenti kaynaklı iki nedeni
bulunuyor:

1. Pandemi etkisinden hızla sıyrılan global ekonomiler toparlanmaya devam ediyor.
Dolayısıyla petrole olan talep yüksek kalmaya devam ediyor.

2. Suudi Arabistan ve BAE arasında ki anlaşmazlık üretim artışı kararının önüne set çekiyor.
Böylelikle petrol miktarı talep ile kıyaslandığını görece düşük seyrini koruyor.

Yani arz ve talep dengesizliği talep lehine bozulmakta ve OPEC+ anlaşmazlıklar nedeni ile bu duruma şimdilik etki edemiyor.
İki ülke arasındaki derin fikir ayrılıkları petrol fiyatlarını yükseltmeye devam ederse bu durum küresel çapta fiyat istikrarına yönelik beklentileri bozacak bir hale gelebilir. Böylelikle piyasanın sıkça konuştuğu yüksek enflasyon teması yeniden devreye girebilir. Bu durumun hisse senedi endeksleri adına iyi sonuç vermeyeceği açık. Yani konu sadece OPEC+ özelinde değil. Bu bakımdan piyasanın mevcut beklentisi hala anlaşmanın gerçekleşeceği yönünde bulunuyor. Fakat anlaşma sağlanana kadar petrol fiyatlarındaki oynaklığın yükselmeye devam
edebileceğini söyleyelim. Piyasa konuşulmaya başlanan bir diğer senaryo ise BAE’nin OPEC üyeliğinden ayrılabileceği
şeklinde. Bu senaryonun olasılığını düşük gördüğümüz için mesafeli yaklaşıyoruz. Baz senaryomuz bu şekilde olmasa da böyle bir gelişmede BAE’nin tek başına üretim artışı kararı alması nedeni ile petrol fiyatlarında sert sayılabilecek düşüşler görmemiz kaçınılmaz olacak.
Güncel fiyatlamaları incelediğimizde piyasa şuan bahsedilen senaryonu benimsemiş değil. Yalnız anlaşmanın gecikmesi ya da olumsuz haberlerin gelmeye devam etmesi durumunda OPEC’in dağılma ihtimalinin sıkça konuşulmaya başlaması petrol fiyatları üzerinde baskı
volatiliteyi artırabilir.

Uzun Vadede Petrol

Uzun vadeli alçalan trend direnci 80.00 dolar seviyesinden geçiyor. Bu seviyeye yakın fiyatlamaların oluştuğunu görmemizle beraber RSI göstergesi negatif uyumsuzluk vermekte. Yani OPEC+ görüşmelerinde anlaşmanın çıkması ya da bu konuda pozitif sinyallerin üretilmesi
durumunda geri çekilmenin oluşması adına teknik görünüm uygun. Tabii görüşmelere yönelik gelişmelerin oynaklık oluşturacağı uyarısında bir kere daha bulunalım. Mevcut durumda 80.00 dolar direncinin kırılamaması ile satışların tetiklenmesi beklenebilir. Kısa vadede 8 haftalık üssel ortalamanın 72.60 desteğinde bulunduğunu söyleyelim. Yalnız fiyatlarda geri çekilmeyi
tetikleyecek gelişmelerin oluşması ile yükselen trend desteği olarak izlediğimiz 62.30 desteği ön plana çıkabilir.

Yukarı yönde fiyatlamaların devam etmesi adına 80.00 dolar kritik bir seviye. Bu direnç aşılmadan henüz uzun vadede düşüş akımı bozulmuş olmayacak. Buna karşılık 80.00 dolar üzerinde alımların kuvvetlenme ihtimali bir hayli güçlenecek. Böylelikle kısa vadede 87.00 dolar seviyesine doğru ataklar görebilirsek de 100 dolar seviyesinin önünün açılabileceğini söylemek
yanlış olmayacaktır.

Forex ve Para Politikası

Forex ve Para Politikası

Forex ve Para Politikaları yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için başlıca inceleme konusudur. Para politikaları kısaca hükümetin sermaye piyasaları ve para piyasalarında yer alan müdahale enstrümanlarını kullanış amacını incelemek gerekir. Faiz, repo-ters repo, tahviller hükümetin piyasalara müdahil olma amaçlarıdır. Gelin beraber inceleyelim.

Türkiye’de enflasyonda son bir buçuk yılda hızlı bir artış yaşandı. Buna karşılık talep canlı kalmaya devam etti. Ekonominin belki de en geçerli yasalarından birisi olan talep yasasına göre, düşük mal olarak nitelenen mallar hariç tutulursa, fiyatı artan mala yönelik talebin düşmesi gerekir. Oysa Türkiye’de tam tersi oluyor: Fiyatlar hızla arttığı halde fiyatı yükselen mallara yönelik talep de artıyor. Çelişkili gibi görünen bu durumu açıklamak için iki değişkene yakından bakmamız gerekiyor: Enflasyon ve faiz. Mevcut enflasyon oranı resmi verilere göre yüzde 85, buna karşılık bankaların mevduata verdiği faiz yüzde 20 dolayında. TCMB’nin piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrası (Kasım 2023) için beklenen enflasyon oranı yüzde 37,5. Bunu eğer genel beklenti olarak kabul edersek reel faiz [(1 + Nominal Faiz) / (1 + Beklenen Enflasyon) -1 =] yüzde eksi 12,7 çıkıyor. Bu durumda bankaya mevduat yapmak satın alma gücü kaybı yaratacağı için büyük tasarruf sahipleri gayrimenkul alımına, borsaya, otomobillerini yenisiyle değiştirmeye yönelirken, bunları alma imkânı olmayan küçük tasarruf sahipleri ileride daha da artacağını düşündüğü malları satın alıp stoklamaya ve kısmen borsaya yöneliyor. Özetle Türkiye’de ortaya çıkan bu faiz enflasyon tutarsızlığı nedeniyle bir çeşit paradan kaçış süreci yaşanıyor ve bu süreç enflasyonu da körüklüyor. Olayı analiz edemeyenler, piyasa ekonomisinde hiçbir değeri olmayan ‘fahiş fiyat’ söylemine inanarak hep birlikte marketleri suçlamaya yöneliyor.

Son döneme kadar tasarruf sahiplerinin bir bölümü anaparayı korumak için döviz alımına da yöneliyordu, bankaların döviz mevduatı tutması cezalandırılmaya başlayınca bankaların müşterilerini farklı alanlara yönlendirmesi sonucu dövize talep eskisine göre düştü.

Faiz yükseldikçe tahvile yönelik talep artarken borsaya yönelik talep düşer. Bizde faiz, enflasyonun çok gerisinde olduğu için tahvil ve bonoya yönelik kişi ve şirket talebi yok denecek kadar düşük kalıyor. Buna karşılık bankalar, açtıkları kredilerle tahvil alımları arasında mevzuatla kurulan zorunlu bir ilişki nedeniyle düşük faizli olmasına karşılık bu tahvilleri almak zorunda kalıyorlar. Bir başka deyişle satılıyor görünen düşük faizli tahviller, tümüyle ‘baskı altında oluşmuş talepten’ kaynaklanıyor.

Faizlerin, enflasyonun çok altında kalması sonucu gerçek kişiler ve şirketler fazla fonlarını borsaya yatırmayı tercih ediyor. Son dönemlerde borsada ortaya çıkan normal dışı yükselişler tümüyle bu ‘yönlendirilmiş talepten’ kaynaklanıyor. Bir derenin yatağını değiştirmek için önüne bir duvar yaparsanız dere başka tarafa doğru akmaya başlar. Aşağı yukarı borsada olan budur. Borsayı hiç düşünmemiş olanlar bile faizden getiri elde edemeyeceğini, anaparasını koruyamayacağını görünce tasarrufunu hisse senetlerine yatırmaya yöneliyor ve o nedenle hisse senetlerinin değerleri, dolayısıyla BIST 100 endeksi fırlayıp gidiyor.

Bu zorlama ekonomi politikası şimdilik tüketim ağırlıklı büyümeye ve istihdama destek oluyor gibi görünse de başta gayrimenkul ve borsa olmak üzere çeşitli alanlarda balonlar oluşmasına yol açıyor.

Böyle bir ortamda ‘borsa rekorlara doymuyor, demek ki ekonomi iyi gidiyor’ demek gerçekçi değil. Günü gelip de faiz enflasyon düzeyine çıkarılmak zorunda kalınınca o rekorlara doymayan borsadaki hisse değerleri ve gayrimenkul fiyatları bu kez çöküşlere doymaz hale gelecek.

Forex İçin Enflasyonun Önemi

Forex İçin Enflasyon Önemi

Enflasyon, mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki düzenli artışa bağlı olarak alım gücünüzün düşmesi ya da başka bir deyişle fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artış göstermesi ve buna bağlı olarak paranızın değerinin azalmasıdır.

Tek seferlik genel bir fiyat artışı ya da yalnızca belirli bir malın fiyatının yükselmesi, hesaplama yaparken dikkate alınacak unsurlar değildir. Fiyatlardaki artış düzeyi belirlenirken pek çok mal ve hizmet hesaba katılır ve fiyatların düzenli olarak yükselişi değerlendirilir.

Enflasyon Nasıl Hesaplanır?

Enflasyon oranı, farklı amaçlara hizmet eden pek çok mal ve hizmetin belirli endeksler doğrultusunda resmi istatistik kurumlarınca hesaplanması ile tespit edilir. Bu hesaplamalar belirli periyodlar baz alınarak yapılır. Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi, Hizmet Üretici Fiyat Endeksi gibi endeksler üzerinden de hesaplama yapılsa da en temel iki endeks Tüketici Fiyat Endeksi ve Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksidir.

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Nedir?

TÜFE, standart bir hanenin farklı alanlarda satın alabileceği mal ve hizmetlerin fiyatlarındakiartışın oranını ifade eder. TÜİK’in Şubat 2022 raporuna göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık %54,44 artarken, aylık %4,81 artmıştır. Yani endeks çerçevesinde gözlemlenen ürünler ortalama olarak bir önceki yılın şubat ayına oranla %54,44 daha pahalı hale gelmiştir.

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) Nedir?

Yİ-ÜFE, yurt içi pazarda satılmak üzere üretimi yapılan mal ve hizmetlerin üreticiye olan maliyetlerindeki değişimi ifade eder. TÜİK’in şubat 2022 raporuna göre Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %105,01 artarken, aylık %7,22 artmıştır. Yani çeşitli alanlarda yapılan araştırma doğrultusunda yurt içi pazarında satılmak üzere üretim gerçekleştiren ürünlerin maliyeti geçen yılın şubat ayına göre %105.01 artmıştır.

Enflasyon Oranını Artıran Faktörler Nelerdir?

Enflasyon, bir dizi fiziksel ve psikolojik koşulun sonucu olarak artabilir. Tüketici taleplerinin artması, maliyeti etkileyen gelişmeler, piyasadaki para arzı ve toplumun enflasyona yönelik beklentileri, enflasyonu artıran temel nedenlerdir.

Talep enflasyonu

Talep enflasyonu, piyasalara sunulan mal ve hizmetlerden daha fazlasının tüketici tarafından talep edilmesi sonucu oluşur. Üreticiler mal ve hizmet arzında yetersiz kalır, ürünlere ulaşmak daha zor hale gelir. Bu da aylık ve yıllık enflasyonu yükseltir.

Maliyet Enflasyonu

Maliyet enflasyonu, mal ve hizmet üretimi esnasında kullanılan ham maddelerin ya da iş gücünün maliyetinin yükselmesi sonucunda arzın azaldığı durumlarda oluşur. Afetler, ambargolar, ticari politika değişimleri gibi pek çok neden, maliyet enflasyonuna sebep olabilir.

Para Arzı

Piyasaya arz edilen paranın talep edilen miktardan fazla olması, mal ve hizmetlere olan talepte bir artışa sebep olur. Bu talep artışını karşılamak adına üreticiler ek yatırımlar yapma ihtiyacı duyarlar. Yeni yatırımlar da üreticinin daha fazla harcama yapmasına, buna bağlı olarak da ürün ve fiyatlarda yükselişe sebep olur.

Enflasyon Beklentisi

Üretici ve tüketicinin, fiyatların artacağını öngörerek, ekonomik beklentilerini buna göre kurgulaması, fiyat artışını besler. Bu beklenti, satın alma gücünde düşüş olmasını istemeyen çalışanların daha yüksek ücret talep etmesi, bu talebi karşılayan tüketicilerin maliyetinin artması ve bu maliyeti karşılamak için fiyatların artması şeklinde ilerleyen bir döngüyü tetikler. Bu döngü, fiyatların seviyesini bir kartopu gibi adım adım büyütür.

Enflasyon türleri

Ilımlı Enflasyon

Mal ve hizmetlerin fiyatlarında düşük miktarda bir artış varsa bu artışa ılımlı enflasyon adı verilir. Ülkelerin içinde bulunduğu durum ve koşullara göre ılımlı olarak tanımlanabilecek enflasyon oranı değişir. Fiyatlardaki yüksek artışın ülke ekonomisinde yaratabileceği olumsuz etkiler bu türde çok az görülür ya da görülmez.

Yüksek Enflasyon

Mal ve hizmetlerin fiyatlarının, ülke ekonomisini olumsuz etkileyebilecek seviyede artışı yüksek enflasyon anlamına gelir. Fiyatların hızla yükselmesine bağlı olarak paranın değeri belirsizleşebilir ve farklı yatırım araçlarına yönelim gerçekleşebilir.

Hiperenflasyon

Genellikle olağanüstü şartlara bağlı olarak fiyatların çok dar zaman aralıklarında bile aşırı arttığı durumlarda meydana gelen bir enflasyon türüdür. Yıllık ve aylık gibi geniş tutulan hesaplama aralıkları gitgide düşer ve para birimi hızla değerini yitirmeye hatta işlevsizleşmeye başlar. Bu durum pek çok ticari faaliyetin yabancı para birimleri referans alınarak gerçekleşmesine ve bu para birimlerine olan talebin artmasına sebep olur. Bu tür gelişmelerin ülke ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri oldukça yüksektir.

Enflasyonun Etkileri

Enflasyonun türü, etkisinin büyüklüğünü belirler. Hiperenflasyon seviyesine ilerledikçe, olumsuz etkileri de artar. Bu olumsuz etkilerden bazıları şunlardır:

  • Mal ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesi, aynı gelir ile çok daha az ürün satın alınabilmesi anlamına gelir. Bu sebeple eğer gelirler aynı ölçüde artmıyorsa alım gücünde ciddi bir düşüş yaşanabilir.
  • Para biriminin yaşadığı değer kaybı, yerel para birimi üzerinden yapılan yatırımlara oldukça temkinli yaklaşılmasına sebep olur. Bunun sonucu olarak da yatırımlar azalır. Bu duruma engel olmak için devletler çeşitli önlemler alabilir. Ülkemizde yakın zamanda devreye giren kur korumalı mevduat hesabı, bu konuda alınan önlemlerden biridir.
  • Aynı zamanda tasarruflarda da azalma görülür, çünkü gelecekte fiyatının artacağı öngörülen ürün için tüketici zaman kaybetmek istemez. Tasarrufların azalması çoğu zaman istenmeyen bir durumdur.
  • Hem sektörler arasında hem de halk içinde gelir dağılımındaki düzensizlik artar, sabit maaşlı çalışanların enflasyon düzeyinde gelir artışı sağlayamaması satın alım güçlerinde ciddi düşüşe sebep olabilir. Fiyat artışının az etkilediği gelir gruplarındaki insanların alım gücü görece yükselir. Sektörlerin bazıları da artan fiyatlara bağlı olarak daha fazla pay elde ederken bazı sektörlerde talep çok azalabilir ve ciddi gelir kayıpları yaşanabilir.

Enflasyonun Piyasalara Etkisi

Enflasyonun sonucu olarak yerel para birimi, yabancı para birimlerine karşı değer kaybeder. Bu da döviz yatırımlarına olan ilgiyi artırır. Yerel para birimine olan güvenin ciddi miktarda azalması, parasının değerini korumak isteyen yatırımcıların başka finansal ürünlere yönelmesi anlamına gelir. 

Bu koşullar yatırımcı psikolojisini etkiler ve piyasalara olan ilgi canlanır. Güvenilir finansal ürünlerin ticaretiyle ya da bu ürünlere yatırım yaparak ticari kazanç elde etmek isteyen aktörler, piyasaların yönünü direkt olarak etkiler.

Enflasyonun Piyasalara Olan Etkisinden Korunmak

Enflasyonun yükseldiği dönemlerde riskleri minimuma indirmek ve maksimum ticari kazancı garanti altına almak kritik önem taşır.

Yatırımlarınızı düzenli takip edebileceğiniz, piyasa verilerini izleyebileceğiniz, haberlere ve analizlere ulaşabileceğiniz bir çözüm ortağı, ekonomik koşulların yarattığı belirsizlik ortamında güvenle hareket etmenize olanak sağlar.

Forex ve Para Piyasaları

Forex ve Para Piyasaları

Forex ve Para piyasalarını bu yazıda kısaca inceleyeceğiz.Kısa vadeli yani vadesi en çok bir yıl olan fon arz ve talebinin karşılaştığı, şirketlerin, devletin ve bireylerin kısa vadeli borç aldıkları veya verdikleri piyasalara para piyasasındenir. En fazla vade 1 yıl olmasına karşın ortalama vade süreleri genellikle 1 ile 120 gün arasında değişir. Para piyasaların ekonomideki en önemli görevleri ekonomik
birimlerin nakit pozisyonlarını zaman ve miktar yönünden ayarlamalarına katkı sağlamasıdır.
Para Piyasalarının Başlıca Enstrümanları;
 Hazine Bonoları
 Ticari Krediler
 Repo-Ters Repo
 Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler
 Finansman Bonoları
Hazine Bonoları: Devletin kısa vadeli fon ihtiyacını karşılamak için döviz veya
yerel para cinsinden çıkardığı iç borçlanma senetleridir.

Repo- Ters Repo: Bono ve tahvil gibi sabit getirili bir menkul kıymetin, belirli bir
süre sonunda önceden tespit edilmiş şartlarla geri alma taahhüdünde bulunarak
satımıdır. Menkul kıymeti geri satmak üzere alan taraf da ters repo yapmış olur.
Ticari Krediler: Satıcı kredileri olarak da ifade edilen ticari krediler işletmeler
tarafından sıklıkla kullanılan kısa vadeli fon kaynaklarıdır.
Finansman Bonoları: İşletmelerin kısa vadeli fon ihtiyaçlarını karşılamak için
çıkardıkları teminatsız borçlanma senetleridir. Finansman bonoları genellikle büyük ve
itibarlı işletmeler tarafından çıkarılmaktadır.
Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler: İşetmelerin fon ihtiyaçlarını karşılamak için
alacaklarını ve sabit varlıklarını karşılık göstererek çıkardıkları menkul kıymetlere
‘Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler’ denir.
Para Piyasasının Temel Kurumları
 Ticari Bankalar
 Katılım Bankaları
 Merkez Bankaları

Sermaye Piyasaları
Sermaye Piyasası orta, uzun vadeli fonların arz ve talebinin karşılaştığı piyasalardır.
Hisse senedi, tahvil ve benzeri pazarlanabilir menkul kıymetlerin alınıp satıldığı
örgütlenmiş ve uzmanlaşmış finansal piyasalardır. Sermaye piyasasının bir ülke için
önemi, tasarrufların menkul kıymetler aracılığı ile işletmelere ve ekonomiye
aktarılmasını sağlamasıdır. Kısacası atıl bir varlık kenarda kalmayacak her şey
ekonomide değer edileceği şekilde kullanılacaktır.
Birincil ve İkincil Sermaye Piyasaları
Birincil sermaye piyasası, menkul kıymetlerin ilk kez alınıp satıldığı piyasalardır.
Ekonomideki tasarrufların firmaların ve devletin finansmanı amacıyla dağıtımın
yapıldığı bir yer olarak kabul edilen birincil piyasaların en önemli fonksiyonu; menkul
kıymetlerin satışı sonucunda ihraççı kuruluşların bünyelerine taze para olarak yeni
sermaye girişi sağlamalarıdır. İkincil sermaye piyasaları ise, daha önceden alım
satıma konu olmuş menkul kıymetlerin el değiştirdiği piyasalardır.

Sermaye Piyasaları Araçları
 Menkul Kıymetler
 Diğer Sermaye Piyasası Araçları
 Türev Araçlar

 Varantlar

Menkul Kıymetler: Menkul kıymetler, Para, çek, poliçe ve bono hariç
olmak üzere; paylar, pay benzeri diğer kıymetler ile söz konusu paylara ilişkin depo sertifikalarını ve Borçlanma araçları veya menkul kıymetleştirilmiş varlık ve gelirlere dayalı borçlanma araçları ile söz konusu kıymetlere ilişkin depo sertifikaları olarak tanımlanmıştır.
Diğer Sermaye Piyasası Araçları: Borçlanma Araçları yani, Tahviller, paya
dönüştürülebilir tahviller, değiştirilebilir tahviller, finansman bonoları.
Türev Araçlar: Türev Araçlar, dayanak varlığın getirisine bağlı olarak getiri elde
edilmesini sağlayan bir finansal araçtır. Türevden kasıt bir başka menkul kıymetin değerine bağlı olarak fiyatı belirlenen araçlardır. Vadeli satım sözleşmeleri, vadeli işlem sözleşmeleri, swap ve opsiyonlardır.
Varantlar: Elinde bulunduran kişiye dayanak varlığı ya da göstergeyi, önceden
belirlenen bir fiyattan, belirli bir tarihe kadar alma veya satma hakkı veren ve bu hakkın kaydi teslimat ya da nakit uzlaşı ile kullanıldığı menkul kıymet niteliğinde bir araç olarak tanımlanmaktadır.

Para Piyasası Sermaye Piyasası Karşılaştırması
Para piyasaları ve sermaye piyasalarının en temel ayrımı vade süreleridir. Para
piyasasında vadeler kısa süreli en fazla 1 yıl sürerken sermaye piyasalarında bu süre
orta uzun vadeli işlemleri kapsar. Hatta denebilir ki azami süre sonsuza kadar gidebilir.
Para piyasaları enstrümanları kısa süreli hazine bonoları, mevduat sertifikaları,
bankerin kabulü, ticari gazeteler, repo-ters repo, gibi işlemlerdir. Bundan kaynaklı
daha düşük risk içerir ve menkul kıymet sahiplerine ödenen faizin daha düşük olması
gibi durumlar söz konusudur.
Sermaye piyasaları ise borç sermayesi ve hisse senedi, tahvil, opsiyon, vadeli işlemler
gibi öz sermaye kullanımıyla uzun vadeli finansman sağlar. Sermaye piyasalarının
kapsamı para piyasalarına göre çok daha geniştir. Borsalardan ve karşı pazarlar
üzerinden organize platformlardan oluşmaktadır. Birincil piyasa, ikincil piyasa,
kısmen dahil edilebilir üçüncü ve dördüncü piyasalardan oluşmaktadır.  Sermaye
piyasaları, işlem gören menkul kıymetlerin iyi kredi derecelendirmelerine sahip
olmasını sağlamak için Menkul Kıymetler ve Mübadele Komisyonu'nun sıkı
düzenlemeleri altındadır, böylece dolandırıcılık oluşabilir. Günümüzde henüz bir
zemine oturmamış kripto para borsaları da bu konu altında incelenebilir. SEC
tarafından Ripple (Xrp) coinine açılmış menkul kıymet davası da bu başlık altında
incelenebilir.

2023 Enflasyon Beklentisi

2023 Enflasyon Beklentisi

İki tür enflasyon var: Talep enflasyonu, maliyet enflasyonu. Eğer bir ekonomide para, maldan çoksa o zaman talep enflasyonu oluşur. Yani ekonominin üretip de piyasaya arz ettiği mal ve hizmetler, insanların bunları satın almak için sahip olduğu imkânlardan daha az ise o zaman fiyatlar yükselir. Bunu önlemenin iki yolu vardır: Üretimi artırmak ve/veya faizi artırmak. Üretimi artırmak kısa vadede kolay değildir, yeni yatırımlar gerektirir. O zaman faizi artırarak insanların ellerindeki parayı harcamayıp tasarruf etmesini sağlamak yani talebi kısmak gerekir. Maliyet enflasyonu; üretimde kullanılan faktörlerin ve girdilerin fiyatlarının artmasıyla oluşur. Ücretler, kiralar, faizler ya da girdi olarak kullanılan petrol, doğal gaz, elektrik, hammadde, yarı mamul maddelerin fiyatları artmışsa maliyetler artmaya, fiyatlara yansımaya ve dolayısıyla enflasyonu yükseltmeye başlar. Maliyet enflasyonunu önlemek bir ölçüde bizim elimizdedir bir ölçüde değildir. Örneğin enerji fiyatları artmışsa ve biz bunları ithal ediyorsak o zaman karşımıza maliyet enflasyonunun özel bir hali olan ‘ithal edilmiş enflasyon’ çıkar.

Türkiye’de son yıllarda yaşadığımız enflasyonun altında bizim gibi dolarizasyon etkisindeki ülkelerde maliyet enflasyonunun bir nedeni olan ulusal paranın dış değer kaybı çok önemli bir yer tutuyor. Türkiye’nin risklerinin yükselmesi nedeniyle TL, yabancı paralar karşısında hızla değer kaybediyor. TCMB’nin faiz indirimine başladığı Eylül 2021’den bugüne kadar TL’nin Dolara karşı değer kaybı yüzde 52, aynı dönemde enflasyondaki artış 3,4 kat olmuş.

Aşağıdaki grafik Türkiye’nin faizi düşürerek enflasyonu düşürme deneyiminin sonucu olarak gelinen bugünkü durumu gösteriyor (grafikte kullanılan verilerden enflasyon verileri TÜİK’den, TCMB faizi verileri de TCMB sitesinden alınmıştır):

Görüleceği gibi TCMB’nin faizi düşürerek başladığı enflasyonu düşürme girişimi tam tersine enflasyonu artırmakla sonuçlanmış bulunuyor. Bununla birlikte Ocak başından itibaren enflasyonda peş peşe düşüşler yaşanacak. Yaşanacak bu düşüşlerin tümüyle baz etkisiyle ortaya çıkacak bir gelişme olacağını, uygulanan yaklaşımla bir ilgisinin kurulamayacağını, şimdiden belirtelim.

Aynı dönemde, bizim kadar olmasa da kendi ölçülerine göre yüksek enflasyon sorunu yaşamaya başlayan ABD’de, merkez bankası (Fed) faiz artırımına girişmiştir. Oradaki gelişmeleri de aşağıdaki grafikte sunuyorum (grafikte kullanılan verilerden enflasyon verileri www.tradingeconomics.com , Fed faizi verileri de Fed’in sitesinden alınmıştır):

Eylül 2021 ile Mart 2022 arasında enflasyondaki yükselişi, büyüme düşmesin diye faizi artırmayarak yönetmeye çalışan Fed, bunun olmayacağını görünce Mart ayında faizi artırmaya başladı. İlk iki artış 0,50 puandı ve fazlaca etkili olmadı. Üçüncü artış 1 puana yükselip, sonrakiler de 0,75 puan olarak devam edince enflasyon düşüşe geçti. Fed’in faiz artırımındaki zaman kaybı yaklaşık beş aydır. Eğer faiz artırımına 2021 yılının son çeyreğinde başlasaydı enflasyon bugün muhtemelen yüzde 4 – 5 arasında olacaktı. Avrupa Merkez Bankası, resesyon korkusu nedeniyle faiz artırımına başlamakta çok daha geç kaldığı ve hala düşük oranlarda artış yaptığı için enflasyon oranı yüzde 10,6’da bulunuyor ve yükselmeye devam ediyor.

Bir örnek de Rusya’dan verelim. Ukrayna savaşı başlamadan önce Rusya’da enflasyon yüzde 9,2, Merkez bankası faizi de yüzde 8,5 idi. Savaş başlayınca enflasyon yüzde 17,8’e fırladı. Rusya Merkez Bankası faizi yüzde 20’ye yükseltti. Bu ani reaksiyon sonucu enflasyon hızla düşmeye başladı. Enflasyon düştükçe Rusya Merkez Bankası faizi de düşürdü. Bugün enflasyon yüzde 12,6, Merkez Bankası faizi de yüzde 7,5.

Ocak Ayından İtibaren Enflasyon Düşecek Sakın Şaşırmayın

Gemlik ilçesine doğru yaklaşırken bir tabela görürsünüz, üzerinde şöyle bir yazı: “Gemlik’e doğru denizi göreceksin sakın şaşırma.” Orhan Veli’nin şiirinden alınmış bu dizeyi okusanız bile denizi görünce yine de şaşırırsınız. Bugünden söyleyelim: “Ocak ayı başında enflasyonda hızlı bir düşüş göreceksiniz ve düşüş Hazirana kadar sürecek sakın şaşırmayın.”

Ne demek istediğimi açıklamak için öncelikle geçen yılın Aralık ayından bu yılın Haziran ayına kadar gerçekleşen aylık enflasyon oranlarını gösteren bir tablo sunayım (veriler TÜİK, Tüketici Fiyat Endeksi Haber Bülteni, Ekim 2022 ve ekleri.)

Tabloda yer alan aylık enflasyon oranları Aralık 2021’den itibaren Mayıs 2022’ye kadar gerçekleşen aylık enflasyon oranlarıdır. Bunların toplamı 45,18’dir. Kasım 2022 itibarıyla 12 aylık enflasyon oranı yüzde 84,39 olarak gerçekleşmiş bulunuyor. Aralık ayından itibaren aylık enflasyon oranlarının yüzde 2 olacağını varsayalım. Bu durumda 2021 Aralık – 2022 Mayıs arasında gerçekleşen 45,18 puan endeksten çıkacak yerine yeni gerçekleşme olarak tahmin ettiğimiz yüzde 12 oranı girecek demektir (tablonun son sütunu.) Bu hesaba göre Mayıs 2023’de yani seçimden bir ay önce 12 aylık enflasyon oranı kabaca yüzde 50’ler düzeyine gerilemiş olacaktır (hesaplama endeks değerleri üzerinden yapılır ama burada olayı basitleştirmek için biraz hatalı bir hesaplamayı göze alarak böyle bir gösterimi seçtim.) Böylece iktidar, seçime girerken enflasyonu 35 – 40 puan düşürme başarısını ve faizi düşürerek enflasyonun nasıl düşürüldüğünün öyküsünü anlatma aşamasına gelecektir. Geçmiş deneyimlerimizden hareketle çoğunluğun bu geçmişi unutacağını, enflasyonu yüzde 19’dan yüzde 85’e kimin, hangi yanlış politikayla çıkardığını sormak yerine enflasyondaki düşüşe odaklanacağını söyleyebiliriz.

Ekonomi ve finans bilimlerinde bu anormal iniş veya çıkışlardan sonra normal duruma dönüşe baz etkisiyle oluşan değişim ya da kısaca ‘baz etkisi’ adı veriliyor. İki dönem arasındaki değişim hesaplanırken, değişime esas alınan dönemde normalden önemli ölçüde düşük veya yüksek bir gerçekleşme olmuş ve karşılaştırılan dönemde aynı anormallik tekrarlanmamışsa bu kez gerçekleşme normal düzeyde oluşacak ve söz konusu göstergede hızlı bir düşüş ya da artış ortaya çıkacaktır. Baz etkisini bir örnekle açıklayalım. Aralık 2021’de aylık enflasyonun yüzde 13,58 ile anormal bir artış gösterdiği dönemi başlangıç dönemi olarak alalım. 2022 yılı Aralık ayı normale döndüğü için enflasyonda yüzde 3 oranlı bir artış olduğunu varsayalım. Bu durumda iki dönem arasındaki 10,58 puanlık eksi fark 12 aylık enflasyonda 10 puan dolayında düşüşe yol açacaktır. İşte bu şekilde anormal bir durumdan normal bir duruma geçilirken oluşan farklara baz etkisi deniyor.

Enflasyonun 2021 Eylül ayında yıllık yüzde 19’dan başlayıp 2022 yılı Kasım ayında yüzde 85,51’e yükselmesinin nedeni faizi düşürmeye yönelik yanlış para politikasıdır ve ülke ekonomisini bir yılda inanılmayacak derecede pahalı hale getirmiştir. Öte yandan bu yanlış para politikasını sürdürebilmek için sürekli olarak kura müdahale etmek üzere döviz satışı yapılması gerekmiş ve milyarlarca dolarlık döviz satışı yapılmıştır. Bunun bir yansıması Merkez Bankası finansal tablolarından hesaplanan swap hariç net döviz rezervlerinde görülebilir. Bu gösterge uzun bir süredir eksi 50 – 60 milyar dolar arasında seyretmektedir.

Dikkat çekmek istediğimiz konu şudur: Önümüzdeki dönemde enflasyonda yaşanacak düşüşün faiz indirimiyle hiçbir ilgisi olmayacak tamamen baz etkisiyle ortaya çıkacaktır. Bu düşüş Enflasyonda oluşacak bu düşüşe karşın hayat pahalılığı devam edecek ve vatandaşın sandığı gibi fiyatlar düşmeyecek, daha yavaş artmaya devam edecektir. Bugünkü yapısına baktığımızda, enflasyonun, baz etkisi ve dövize müdahale yoluyla düşmesinin sınırı yüzde 30’lar gibi görünüyor. Enflasyonun bu direnç sınırının altına düşürülebilmesi için toplumun geleceğin daha iyi olacağına, ekonomide doğru adımlar atılacağına ikna edilmesine ve yapısal reformların başlatılmasına gerek vardır. Bunun dışındaki söylemler hayal tüccarlığıdır.

Para Piyasası Sermaye Piyasası Karşılaştırması

Para Piyasası Sermaye Piyasası Karşılaştırması

Sanayi devriminden sonra bugüne değin ekonomide yaşanan dönüşüm, gelinen noktada uluslararası para ve sermaye piyasalarını ekonominin bütünü içinde merkeze taşımıştır diyebiliriz. Bu makalede para piyasalarını ve kapsamını, sermaye piyasaları ve kapsamını ele alıp karşılaştırmalı analizini yapacağız.

Para Piyasaları

Kısa vadeli yani vadesi en çok bir yıl olan fon arz ve talebinin karşılaştığı, şirketlerin, devletin ve bireylerin kısa vadeli borç aldıkları veya verdikleri piyasalara para piyasası denir. En fazla vade 1 yıl olmasına karşın ortalama vade süreleri genellikle 1 ile 120 gün arasında değişir. Para piyasaların ekonomideki en önemli görevleri ekonomik birimlerin nakit pozisyonlarını zaman ve miktar yönünden ayarlamalarına katkı sağlamasıdır.

Para Piyasalarının Başlıca Enstrümanları;

  • Hazine Bonoları
  • Ticari Krediler
  • Repo-Ters Repo
  • Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler
  • Finansman Bonoları

Hazine Bonoları: Devletin kısa vadeli fon ihtiyacını karşılamak için döviz veya yerel para cinsinden çıkardığı iç borçlanma senetleridir.

Repo- Ters Repo: Bono ve tahvil gibi sabit getirili bir menkul kıymetin, belirli bir süre sonunda önceden tespit edilmiş şartlarla geri alma taahhüdünde bulunarak satımıdır. Menkul kıymeti geri satmak üzere alan taraf da ters repo yapmış olur.

Ticari Krediler: Satıcı kredileri olarak da ifade edilen ticari krediler işletmeler tarafından sıklıkla kullanılan kısa vadeli fon kaynaklarıdır.

Finansman Bonoları: İşletmelerin kısa vadeli fon ihtiyaçlarını karşılamak için çıkardıkları teminatsız borçlanma senetleridir. Finansman bonoları genellikle büyük ve itibarlı işletmeler tarafından çıkarılmaktadır.

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler: 3İşetmelerin fon ihtiyaçlarını karşılamak için alacaklarını ve sabit varlıklarını karşılık göstererek çıkardıkları menkul kıymetlere “Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler” denir.

Para Piyasasının Temel Kurumları

  • Ticari Bankalar
  • Katılım Bankaları
  • Merkez Bankaları

 

Sermaye Piyasaları

Sermaye Piyasası orta, uzun vadeli fonların arz ve talebinin karşılaştığı piyasalardır. Hisse senedi, tahvil ve benzeri pazarlanabilir menkul kıymetlerin alınıp satıldığı örgütlenmiş ve uzmanlaşmış finansal piyasalardır. Sermaye piyasasının bir ülke için önemi, tasarrufların menkul kıymetler aracılığı ile işletmelere ve ekonomiye aktarılmasını sağlamasıdır. Kısacası atıl bir varlık kenarda kalmayacak her şey ekonomide değer edileceği şekilde kullanılacaktır.

Birincil ve İkincil Sermaye Piyasaları

Birincil sermaye piyasası, menkul kıymetlerin ilk kez alınıp satıldığı piyasalardır. Ekonomideki tasarrufların firmaların ve devletin finansmanı amacıyla dağıtımın yapıldığı bir yer olarak kabul edilen birincil piyasaların en önemli fonksiyonu; menkul kıymetlerin satışı sonucunda ihraççı kuruluşların bünyelerine taze para olarak yeni sermaye girişi sağlamalarıdır. İkincil sermaye piyasaları ise, daha önceden alım satıma konu olmuş menkul kıymetlerin el değiştirdiği piyasalardır.

Sermaye Piyasaları Araçları

  • Menkul Kıymetler
  • Diğer Sermaye Piyasası Araçları
  • Türev Araçlar
  • Varantlar

Menkul Kıymetler:  Menkul kıymetler, Para, çek, poliçe ve bono hariç olmak üzere; paylar, pay benzeri diğer kıymetler ile söz konusu paylara ilişkin depo sertifikalarını ve Borçlanma araçları veya menkul kıymetleştirilmiş varlık ve gelirlere dayalı borçlanma araçları ile söz konusu kıymetlere ilişkin depo sertifikaları olarak tanımlanmıştır.

Diğer Sermaye Piyasası Araçları: Borçlanma Araçları yani, Tahviller, paya dönüştürülebilir tahviller, değiştirilebilir tahviller, finansman bonoları.

Türev Araçlar: Türev Araçlar, dayanak varlığın getirisine bağlı olarak getiri elde edilmesini sağlayan bir finansal araçtır. Türevden kasıt bir başka menkul kıymetin değerine bağlı olarak fiyatı belirlenen araçlardır. Vadeli satım sözleşmeleri, vadeli işlem sözleşmeleri, swap ve opsiyonlardır.

Varantlar: Elinde bulunduran kişiye dayanak varlığı ya da göstergeyi, önceden belirlenen bir fiyattan, belirli bir tarihe kadar alma veya satma hakkı veren ve bu hakkın kaydi teslimat ya da nakit uzlaşı ile kullanıldığı menkul kıymet niteliğinde bir araç olarak tanımlanmaktadır.